Graves Hastalığı

Ana Hatlarıyla Grave’s Hastalığı

Grave’s Hastalığı Nedir?

Bu hastalık adını hastalığı ilk kez tanımlayan İrlandalı doktor Robert J. Grave’s’den alır. Grave’s, hastalığı ilk kez 1835’de bir hastada fark etmiştir. Hastalığa aynı zamanda Basedow hastalığı da denir; Bunun sebebi Karl Adolph van Basedow adında hastalığı tanımlayan bir Almandır. Karl, aynı hastalığın Grave’s tarafından birkaç yıl önce keşfettiğinden habersizdi. Basedow hastalığı terimi Avrupa’da, Grave’s hastalığı terimi ise Amerika’da daha yaygındır.

 

Grave’s hastalığı tiroid bezinin çok fazla tiroid hormonu üretmesine sebep olan bir otoimmun problemi olan hipertiroidin bir türüdür. Hipertiroidin altında yatan neden genellikle Grave’s hastalığıdır.

 

Birçok türü olan otoimmun problemleri genel olarak bağışıklık sisteminin sağlıklı dokulara saldırarak bir hastalığa neden olmasıyla ortaya çıkar. Araştırmacılar otoimmun hastalıklarına tam olarak neyin sebep olduğunu bilmeseler de, Grave’s hastalığının kalıtsal olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda kalıtım faktörünün rolü olduğu söylenebilir. Yani Grave’s hastalığı genetik olabilir yani eğer ailenizde Grave’s hastalığı olan biri varsa sizde ortaya çıkma ihtimali daha fazladır.

 

Grave’s hastalığına yakalanma riskinde olmanızın bir başka sebebi de cinsiyetinizdir. Diğer otoimmun hastalıklarında olduğu gibi, Grave’s hastalığı da kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülüyor.

 

Hastalık en çok 20 yaş üstü kadınlarda görülüyor. Ancak erkekler dahil her yaştan insanda Grave’s hastalığı ortaya çıkabilir.

 

Grave’s hastalığında bağışıklık sisteminiz antikor üreterek tiroidin büyümesine ve dolayısıyla vücudun ihtiyacından daha fazla hormon üretmesine sebep olur. Bu antikorlara tiroid-uyarıcı immunoglobulin(TSI) denir. Bu TSI’lar normalde tiroid-uyarıcı hormonlar (TSH- tiroide hormon üretmesini söyleyen hormon) için “kenetlenme bölgesi” olan tiroid reseptörlerine bağlıdır. TSI’lar sonrasında tiroidi daha fazla büyümesi ve çok fazla tiroid hormonu üretmesi için kandırırlar ve ortaya hipertiroid çıkar.

 

Semptomları

Grave’s hastalığının erken semptomları diğer hastalıkların semptomlarıyla karıştırılabilir ve teşhis güçleşebilir. Yaygın görülen semptomlardan bazıları şunlardır:

  • Kilo kaybı-artan iştaha rağmen
  • Anksiyete, huzursuzluk, titreme, hassasiyet, uykuya dalmada zorlanma(insomnia)
  • Göğüs ağrısı, çarpıntı
  • Nefes darlığı, nefes almada güçlük
  • Sık dışkılama(ishal ile birlikte ya da tek başına)
  • Düzensiz adet görme
  • Kaslarda güçsüzlük
  • Diyabeti kontrol etmede zorluk
  • Guatr
  • Pörtlek göz
  • Görüşte bozukluğu(çift görme gibi)

Fiziksel Belirti ve Semptomlar

Eğer Grave’s hastalığı tedavi edilmezse fiziksel belirti ve semptomlar ilerleyebilir.

  1. Guatr: Guatr genişlemiş tiroid bezidir. Grave’s hastalığı ile alakalı guatr yayılmış tirotoksik guatrdır. Tiroid büyüdükçe hastanın boynu büyük veya şiş görünebilir. Bazen guatr yutkunmayı zorlaştırıp öksürüğe neden olarak uykunuzu bölebilir.
  • Göz problemleri: Grave’s hastalığı ile alakalı göz problemleri küçük problemlerle başlayıp daha ciddi bir hal alabilir. Daha az ciddi fakat yine de rahatsız edici olan semptomlar göz kızarması, göz yaşarması göz(ler)e toz veya kum kaçmış hissi ve ışığa duyarlılıktır. Grave’s hastalığı ile alakalı göz hastalıklarına Grave’s oftalmopati adı verilir.

    Daha ciddi durumlarda bir ya da her iki göz, yuvalarından(orbit de denir) ileriye doğru çıkabilir. Grave’s hastalığı göz kaslarında iltihaplanmaya sebep olabilir ve kaslarda dokular da şişer. Orbitler yani gözlerinizin yerinde durmasına yardımcı olan kemikli kısımlardan dolayı şişen kas ve dokular öne doğru fırlar. Bunun sebebi şişme maksimum seviyeye ulaştığında öne fırlamaktan başka seçeneğinin olmamasıdır. Bu da pörtlek göze ve görüş alanının kısıtlanmasına yol açar. Bunun için kullanıla tıbbi terimegzoftalmostur ve sizi dik dik bakıyormuşsunuz gibi gösterebilir.
  • Deride kalınlaşma: Grave’s hastalığı olan bazı kişilerin alt bacağın ön kısmında kaval kemiği üzerindeki deride kalınlaşma görülebilir. Hastlaık deride yama halinde pembe lezyonlara sebep olabilir. Diğer bölgeler nadiren etkilenir. Bu deri problemine prebitial miksödem de denir.

     

    Eğer Grave’s hastalığınız olabileceğini düşünüyorsanız ve bu semptomlardan çoğuna sahipseniz en kısa zamanda doktorunuzla iletişime geçin. Doktorunuzun doğru bir teşhis koyabilmesi için semptomlarınızı takip ettiğinizden emin olun.

    Grave’s Hastalığının Teşhisi

    Tiroid Hormonu Seviyenizi Ölçmeye Yönelik Testler

    Doktorunuz semptomlarınızla birlikte tıbbi ve ailevi geçmişinize bakarak Grave’s  hastalığından şüphelenebilir. Kesin teşhis koymak için bir sonraki adımda tiroidinizin olması gerektiği gibi çalışıp çalışmadığına ve hipertiroidiniz ya da hipotiroidiniz olup olmadığına bakılır.

    Bu testlerden önce doktorunuza kullandığınız tüm ilaçları ve takviyeleri söylemelisiniz çünkü bazı ilaçlar(doğum kontrol hapları ve aspirin gibi) tiroid testlerindeki sonuçları değiştirebilir.

    Grave’s Hastalığı İçin Kan Tahlilleri

    Doktorunuz ya da endokrinoloğunuz bazı hormonların seviyelerini görmek için kan alacaktır. Tiroid-uyarıcı hormon(TSH), T3 ve T4 seviyelerinizi görmek isteyebilir. T3 ve T4 tiroidiniz tarafından üretilen başlıca hormonlardır. Hipofiz bezi tarafından üretilen TSH tiroidinize T3 ve T4 üretmesini söyler.

    Eğer doktorunuz TSH, T3 ve T4 seviyelerinizi gördükten sonra kesin Grave’s teşhisi koyamıyorsa Grave’s hastalığına işaret eden diğer faktörleri (antikor seviyesi gibi) görmek için ek olarak bazı kan tahlilleri de isteyebilir.

     
    TSH Seviyesinin Ölçülmesi

    Bu genellikle doktor tarafından istenen ilk test olur. Tiroid-uyarıcı hormonunuzun seviyesini görmek isteyebilir. 

    Eğer Grave’s hastalığınız varsa TSH seviyeniz muhtemelen çok düşük olacaktır çünkü hipofiz beziniz kandaki T3 ve T4 seviyenizi telafi etmeye çalışacaktır. Tiroid hormonlarının üretimini durdurmak için TSH üretmeyi bırakacaktır.

     Serbest T3 veT4 Seviyesinin Ölçülmesi

    Serbest T3 ve T4 testi TSH’niz normal olmadığında yapılan başka bir testtir. Total T4 testine kıyasla daha yeni bir testtir. Total T4 testinin sonuçları T4 hormonunu bağlayan kan proteinleri sebebiyle olduğundan farklı çıkabilir.

     Ancak serbest T4 ve T3 testi kan proteinlerinden daha az etkilenir ve tiroidinizin fonksiyonu ile ilgili daha güvenilir bilgi sağlar. Eğer guatrınız varsa bazen Grave’s hastalığında istendiği gibi serbest T4 testi istenebilir.

     
    Tiroid-uyarıcı İmmunoglobulin(TSI) Seviyesinin Ölçülmesi

    Tiroid uyarıcı immunoglobulin(TSI) kan tahliliyle ölçülen bir antikor türüdür. TSI’lar gözdeki ve derinin altındaki dokulara bağlanabilir ve pörtlek göze ve alt bacakta deri kalınlaşmasına neden olabilir. Grave’s hastalığı semptomları yazımızda daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.  Doktorunuz T3, T4 ve TSH seviyelerinize bakarak kesin teşhis koyamamışsa TSI seviyesi ölçümü yapılabilir.

     Tiroid Peroksidaz Antikoru (TPO) Seviyesinin Ölçülmesi

    Grave’s hastalığı bir otoimmun hastalığı(bağışıklık sisteminizin sağlıklı dokulara saldırdığı bozukluk) olduğu için bu kan tahlili istenebilir. TPO kanınızdaki tiroid peroksidaz antikoru seviyesini ölçer. Eğer kanınızda bu antikorlar bulgulanırsa bu durum, bağışıklık sisteminizin tiroidinize karşı çalıştığına işaret eder. Ancak sağlıklı kişilerin %5-10’unda TPO pozitif sonuç verir; yani bu antikorların varlığı her zaman otoimmun hastalığınız olduğu anlamına gelmez.

    Tiroid sintigrafisi ve Uptake ölçümü 

    Bu test tiroidinizin ne kadar iyot alabildiğini ve tiroidin tamamen mi yoksa kısmen mi fazla çalıştığının görülmesini sağlayacaktır. Test genellikle hastanede ya da bir tıbbi merkezin nükleer tıp bölümünde yapılır.

    Tiroidinizin radyoaktif izleyiciyi ne kadar emdiği tirodinizin normal çalışıp çalışmadığını gösterecektir. Eğer çok fazla radyoaktif madde emilmişse hipertiroidiniz ya da Grave’s hastalığınız olabileceği anlamına gelir.

     

    Diğer Testler

    Semptomlarınıza bağlı olarak (ekzoftalmi gibi) CT taraması, MRI, ya da gözler ve göz yuvaları ile birlikte çevre dokulara  Grave’s hastalığının etkisini tam olarak görebilmek için ultason gerekebilir.

    Doktor Grave’s hastalığının kesin teşhisi için tıbbi geçmişiniz, semptomlarınız ve test sonuçlarınızı değerlendirecektir.

     

    Grave’s Hastalığının Tedavisi Anti-tiroid İlaç Tedavileri, Radyoaktid İyot ve Ameliyat

    Düzenli tedavi ile hastalığın semptomları iyileştirilebilir. Tedavinin asıl amacı ise tiroid hormonlarının aşırı üretimini kontrol altına almaktır(hipertiroid). Grave’s hastalığı için 3 tedavi seçeneği vardır. Doktorunuz ya da endokrionoloğunuz sizin durumuzla alakalı en uygun tedavi yöntemine karar verecektir.

     

    Anti-Tiroid İlaç Tedavisi

    Antitiroid ilaçları-bazen anti-tiroid olarak da yazılır- hipertiroid için yaygın bir tedavi yöntemidir, özellikle eğer halihazırda Grave’s hastalığı ya da guatr kaynaklı hipertiroid probleminiz varsa. Bu tedavinin amacı tiroidin aşırı miktarda hormon üretmesini engellemektir. Ülkemizde propilturasl(PTU) ve metimazol (Tiramazol olarak da bilinir) olmak üzere 2 farklı anti-tiroid tedavisi seçeneği mevcuttur. Tedavilerin her ikisi de T3 ve T4 hormonlarını durdurduğu için benzerlik gösterirler.

    Tedaviler temelde aynı prensipte olsalar da ikisin de kendine özgü iyi ve kötü yanları vardır.

     

    Propilturasl(PTU)

    PTU’nun avantajlarından biri kusurlu doğum riskini azaltması ve bu sebeple hamile kadınlar tarafından en çok tercih edilen tedavi türü.

    PTU’nun dezavantajı ise sadece 50 mg üniteleri halinde satılması. Ortalama 8 saat arayla 3 eşit doz halinde her gün alınması gerekiyor. Amerikan Tiroid Derneği’nin klinik esaslarına göre günlük doz 100 ila 600 mg aralığında ve hastalığın ciddiyetine ve yaşınıza göre değişiyor. Doz hastaya göre ayarlandığı için bu genel bir bilgidir. Doz konusunda mutlaka doktorunuzun talimatlarına uyun.

    Metimazol

    Metimazolün en büyük avantajı dozunuza bağlı olarak günde bir, iki veya üç kere alınabilmesidir. Hapların 5 ve 10 mg’ları mevcut. Aynı zamanda daha az yan etkisi vardır ve hipertiroidi çabuk iyileştirir.

    Metimazol genellikle PTU’dan daha konsantredir. Amerikan Tiroid Derneği’ne göre  günlük dozu 10 ila 40 mg arasında hastalığın ciddiyetine ve yaşınıza göre değişiyor. Doz konusunda mutlaka doktorunuzun talimatlarına uyun.

     Anti-tiroid İlaçlarının Yan Etkileri

    Anti-tiroid ilaçlarının olumsuz reaksiyonları sık görülmese de ( hastaların yalnızca %1-%3’ünü etkiler) bazen ortaya çıkabilir. Bu reaksiyonların bir kısmı bulantı, şişme, başta ateş, kas ve eklem ağrısı, hissizlik ve baş ağrısıdır.

     Nadir de olsa bazı vakalarda her iki ilaç da karaciğere zarar verir. En ciddi vakalarda bu durum ölümle sonuçlanır. Rutin kontrolleriniz sayesinde doktorunuz ciddi komplikasyonların oluşma riskini en aza indirecektir.

     Agranülositoz: Nadir Ama Ciddi Bir Komplikasyon

    Anti-tiroid ilaçlarının bir başka nadir ama ciddi komplikasyonu da agranülositozdur. Araştırmacılar sebebini henüz saptayamamış olsalar da bu durum granülosit adı verilen bağışıklık hücrelerine saldırılması ile teşhis edilir. Bu hücreler vücudu dışarıdan gelen bakteri gibi “saldırganlara” karşı korur. Granülositler olmazsa vücut bakteri ve enfeksiyonlara karşı savunmasız hale gelir.

    Alınan doz gözetilmeksizin, PTU kullanan hastalar aynı derecede risk altındadır. Tiramazol söz konusu ise aksine risk doza bağlı olarak değişir. Doz ne kadar düşük olursa risk de o kadar az olur.

    Eğer herhangi bir enfeksiyon farkederseniz-basit bir boğaz enfeksiyonu dahi olsa- acilen tıbbi yardım almanız gerekir. Agranülositoz çok nadir bir anti-tiroid ilaç komplikasyonudur ama tüm riskleri bilmek önemlidir. Tedaviye devam ederken doktorunuzla düzenli muayeneyi de sürdürmelisiniz.

    Uzun Dönemde Etkisi

    Anti-tiroid ilaçlarının dezavantajlarından biri bazı hastalarda ilacı dozu azaltıldığında semptomların nüksetmesidir. Anti-tiroid ilaçlar hipertiroid semptomlarını 6 ila 12 hafta içinde azaltır. İlaçları ne kadar süre alacağınızla ilgili standart bir uygulama olmasa da 12-18 ay ilaçları kullanmaya devam edersiniz. Bu süreçte dozu günden güne yavaşça azaltmak hipertiroid oluşumu riskini azaltır. 

    Doktorunuz bu ilaçları hayat boyu kullanmanızı pek istemez çünkü ilaçlara devam ettiğiniz sürece yan etkilerin görülme ihtimali artar. Bazı hastaların semptomları geçici olarak kaybolsa da bu ilaçlar hipertiroidi ömür boyu önleme garantisi vermezler.

     Eğer hipertiroidiniz varsa ve hamileyseniz, bebeğinizin sağlığı için doktorunuz tiroid hormonlarınızın seviyelerini gerekli gördüğünde ilaç vermek için takip edecektir. Hamile kadınlarda metimazoldan ziyade PTU daha sık kullanılır.

     Radyoaktif İyot (RAI)

    Bazı doktorlar, anti-tiroid ilaçları Grave’s hastalığı ile bağlantılı hipertiroidde uzun dönemli sonuçlar vermeyebildiği için ve ameliyatta oluşabilecek komplikasyonlar (ameliyat 3. seçenektir, aşağıda okuyabilirsiniz) sebebiyle radyoaktif iyot tedavisini tercih ederler. Etkili olması için birkaç ay gerekebilir ve bazen dozlar tekrarlanır.

     Radyoaktif iyot, tiroid dokusundaki hücreleri yok ederek tiroid hormonlarınızın seviyesini düşürür. Ama standart doz uygulamasının mı yoksa kişiye özel doz ayarlamasının mı daha iyi olduğuna dair kesin bir kanıya varılmamıştır.

     RAI tedavisinin amacı tiroid bezinde normal seviyede hormon üretebilecek kadar tiroid dokusu bırakılmasıdır, ancak hastaların çoğu olmasa da bazılarında hipotiroid ortaya çıkar. Hipotiroidin (vücudunuzun yeterli düzeyde tiroid hormonu üretmemesi) tedavisi çok daha kolaydır; yani eğer RAI tedavisi sonucunda hipotiroid olmanızda bir sorun yoktur. Eğer hamileyseniz ya da 6-9 aylık süreçte hamilelik planlıyorsanız bu tedavi uygulanmaz. 

    RAİ tedavinin en önemli riski tedaviden sonra gözlerde Graves’in etkisini arttırıp exoftalmus yani gözlerin öne doğru çıkmasını arttırabilme riskidir. Bu nedenle doktorunuz RAİ öncesi ve sonrası size kortizon vermek zorunda kalabilir.

    Radyoaktif İyot Nasıl Çalışır?

    Radyoaktif iyot hap formunda ağızdan alınır yani hastanede yatmanıza gerek yoktur. Hapı aldıktan sonra doktorunuz radyoaktif iyotun idrar yoluyla atılması için bol bol sıvı tüketmenizi önerecektir.

    Radyoaktif iyot sadece tiroid bezinizi etkiler. Tiroid bezlerinizdeki hücreleri vücudunuzda iyot emebilme özelliğine sahip tek hücre türüdür dolayısıyla vücuttaki diğer hücreler çok az miktarda radyasyona maruz kalır. Tiroid bezleriniz radyasyonu emdiğinde zarar görür ve yok olurlar.

     

    Hastaların ortalama %90’ının hipertiroidinin iyileşmesi için sadece bir doz yetiyor. Sadece bir doz yeterli olsa da ilacın tiroidi ya da tiroidin gerekli bölümünü yok etmesi 6 aya kadar sürebiliyor. Yine de, hastaların çoğunda tedavinin ilk ayından hemen sonra semptomlarda azalma gözleniyor.

     

    Eğer semptomlarınız tedavi sonrası 6 ay devam ederlerse ikinci bir doz gerekebilir. Çok nadir de olsa bazı vakalarda hastalara ikinci doz da fayda etmiyor ve ameliyat yoluna gidilebiliyor.

     

    Radyoaktif İyotun Yan Etkileri

    Radyoaktif iyotun en yaygın yan etkisi her ne kadar ironik olsa da epey mantıklı; Hipotiroiddir. Radyoaktif iyot genellikle çok fazla tiroid hücresi öldürür ve tiroid artık hormon üretemeyecek durumda kalır, yani ilk probleminizin tam tersini deneyimlersiniz.

    Bir hastalığı başka bir hastalıkla takas etmek biraz tuhaf görünebilir ama hipotiroid uzun vadede hipertiroide kıyasla tedavisi çok daha kolay bir hastalıktır. Eğer hipotiroidiniz çıkarsa yaşam boyu tiroid hormonu telafi tedavisi görürsünüz ama bu, güvenilir ve düşük maliyetli bir tedavi olacaktır. Radyoaktif iyotun diğer yan etkilerinden bazıları da şunlardır:

     
  • Ağızda Metalik Tat: Birkaç hafta sürebilir.
  • Bulantı: Tedaviden bir iki gün sonra geçer.
  • Şiş tükürük bezleri: Bu birkaç hafta devam edebilir. İyotun tükürük bezleri tarafından emilmesi nedeniyle gerçekleşir. Tedaviden bir gün sonra tükürüğü arttırıcı şeyler yapmak( limon emmek gibi) iyi gelecektir.

     

    Not: Radyasyon hakkındaki ön yargılarınızın bu yöntem hakkında sizde yanlış bir izlenim oluşturmasına izin vermeyin. Bu tedavide kullanılan radyoaktif iyot tiroid kanserine ya da kısırlığa sebep olmayacaktır.

     Kadınlar İçin Özel Uyarı

    Hamile olan ya da 6 ay içinde hamilelik planlayan kadınlar bu tedaviden faydalanmamalıdırlar çünkü tedavi fetüsün tiroidini bozup gelişimini engelleyebilir. Hatta kadınlar tedaviye başlayıp başlamama konusunu 1 yıl önceden oturup düşünmelidirler. Ayrıca emziren anneler de bu tedaviyi kullanamazlar.

    Tedavi Sonrası

    Radyoaktif tedavisi sonrasında radyasyonu diğer kişilere geçirmemek için almanız gereken bazı önlemler vardır. Aşağıda belirttiğimiz önlemler genel olarak verilmiştir; doktorunuz bunları kaç gün uygulayacağınıza ve sizin kişisel tıbbi durumunuzla alakalı neler yapmanız gerektiğine dair yönlendirme yapacaktır.

     
  • Tedavi sonrası 3 ila 5 gün arası –dozunuza bağlı olarak- tek başınıza uyumalısınız.
  • Çocuklarla 3-7 gün-dozunuza bağlı olarak- yakın olmamalısınız(sarılmak, öpmek gibi).
  • Tedavinin ilk üç gününde insanlardan uzak durmalısınız(180 cm yeterlidir). Kamusal alanlardan uzak durun ve bol su tüketin(radyoaktif iyotun idrar yoluyla atılabilmesi için).
  • İlk üç gün eşyalarınızı paylaşmayın(tabak, yatak, havlular, kişisel eşyalar). Klozette oturduğunuz yeri her kullanımdan silin. Ellerinizi sık sık yıkayın, her gün duş alın.

     

    Ameliyat

    Bazı hastalarda birçok farklı sebepten dolayı ameliyat uygun görülebilir. Örneğin bazı kişiler anti-tiroid ilaç tedavisi ya da RAI tedavisini tolere edemezler veya bu tedavilerden sonuç alınamayabilir. Ayrıca eğer hamileyseniz ve anti-tiroid ilaç tedavisi sonuç vermiyorsa doktorunuz ameliyat yolunu seçebilir.

    Bunun dışında, guatrın da ameliyatla alınması gerekebilir.

    Eğer ameliyat en makul çözüm ise doktorunuz bunu size avantajları ve muhtemel komplikasyonlar ile birlikte gerekçeleriyle açıklayacaktır.

    Doktorunuz tarafından troidektomi(tiroidin kısmen ya da tamamen alınması) için bir cerraha -genellikle endokrin cerrahı - yönlendirileceksiniz. Ameliyat genel anestezi ile yapılır ve saatler sürebilir. Cerrah boynun ön kısmında küçük bir kesik açarak tiroidin bir kısmını ya da tamamını alır. Kendisi ameliyatın riskleri ve avantajlarının detaylarını sizinle paylaşacaktır. Muhtemel komplikasyonlardan bazıları enfeksiyon, kanama havayolunda tıkanma, ses kalınlaşması ve kandaki kalsiyum seviyesinin aşırı miktarda düşük olmasıdır. Mevcut medikal problemlerinizle orantılı olarak ameliyatla ilgili riskleriniz çoğalabilir.

    Tiroid bezinin tamamen alınması çoğu hastada hipertiroide çözüm getirse de mutlaka hipotiroide yol açacaktır. Bu sebeple eğer tiroidinizin tamamını aldırdıysanız her gün tiroid telafisi hormonu almanız gerekir. Endokrinoloğunuz ya da doktorunuz hormunun sizin için doğru olan dozuna karar verecek ve ne kadar etkili olduğunu  yılda bir ya da birkaç kere yapılan basit kan tahlilleriyle kontrol edecektir.

     

    Ameliyat Öncesinde Bilmeniz Gerekenler

    Çoğu vakada-özellikle ciddi durumda hipertiroidiniz varsa- ameliyat öncesi genel durumunuzu gözden geçirmek gerekir. Yapılmadığı takdirde bazı kalp problemleri ve tiroid hormonunun kana tehlikeli şekilde karışması ile karşılaşabilirsiniz.

    Ameliyat öncesi hipertiroidinizi kontrol etmek için doktorunuz anti-tiroid ilaçları ya da beta bloklayıcılar reçete edecektir. Buna ek olarak bazen ameliyat öncesi basit(radyoaktif olmayan) iyot kullanmaktır. Basit iyot hipertiroid için geçici bir çözümdür. Ameliyattan bir hafta önce başlanmalıdır; eğer daha erken başlarsanız hipertiroidiniz ameliyattan hemen önce çok daha kötü bir şekilde geri gelebilir.

     
    Grave’s Hastalığı ve İyi Beslenme

    Grave’s Hastalığında Tüketilen Meyveler, Süt Ürünleri ve Proteinler

    Aslında Grave’s hastalığı diyeti diye bir şey yok. Buna daha ziyade tabağınızı Grave’s hastalığı semptomlarını arttırmayacak sağlıklı gıdalarla doldurma diyebiliriz. Yediklerinize dikkat etmenizin dışında Grave’s hastalığı tedavi planınızda muhtemelen bazı tedavi kombinasyonlarına ihtiyacınız olacak. 

    Grave’s hastalığı hipertiroidin en yaygın sebebidir(tiroid bezinizin tiroid hormonlarını aşırı miktarda üretmesi). Grave’s hastalığı tek başına beslenme ile önlenemez ve tedavi edilemez olsa da hastalığın semptomlarını yumuşatan bazı besinler bulunur.

    Bu yazıda Grave’s hastalığı semptomlarınızla baş edebilmeniz için size iyi gelecek besinlerden bahsedeceğiz. Ancak herkesin kişisel beslenme gereksinimleri farklı olduğundan, bir yeme planı oluşturmak için doktorunuz ya da diyetisyeninizle görüşmelisiniz.

     

Grave’s Hastalığı: Tüketilecek Besinler

1.Meyveler: Böğürtlen, yaban mersini, ahududu gibi meyveler antioksidan bakımından zengindirler. Bu antioksidanlar, bağışıklık sisteminizi güçlü tutar. Grave’s hastalığı bir otoimmun hastalığıdır yani bağışıklık sisteminiz vücudunuzdaki sağlıklı dokulara saldırır. Meyve yemek Grave’s hastalığını önlemez ama genel sağlığınızı korumaya yardımcı olur.Ne kadar yemelisiniz: Bir ya da daha fazla porsiyon

  1. Süt Ürünleri: Grave’s hastalığı tedavi edilmediğinde kemik kaybına yol açabilir (osteoporoza davetiye çıkarabilir) ancak tedavi edildiğinde kemiklerinizi yeniden güçlendirmek için kalsiyuma ihtiyaç duyarsınız. Peynir, süt, yoğurt gibi süt ürünlerinden bolca kalsiyum alın. Eğer laktoz intoleransınız varsa portakal suyu, soya sütü, tam tahıllı gevrek ve ekmekler gibi takviyeli besinlerden kalsiyum alabilirsiniz. Ne kadar yemelisiniz: Günde 3 porsiyon
  2. Protein: Tavuk, hindi, fasulye ve fındık kaliteli protein kaynaklarındandır. Protein kas gelişimi ve enerji için çok önemlidir. Grave’s hastalığında kilo kaybı sık görüldüğü için bolca protein tüketmek kas kütlenizi korumak açısından iyidir. Bunun dışında hastalık tedavi edildikten sonra da kas kütlesini yeniden yapılandırmaya yardımcı olur. Ne kadar yemelisiniz: Her yemekte bir porsiyon
  3. Yağ: Omega 3 yağı asidi ve alabalığında, diğer balıklarda, zeytinyağında ve fındıkta bulunan yağ asitleri vücudunuzu sağlıklı ve zinde tutar. Vücudunuz bu yağ asitlerini kendisi üretmediği için dışardan yani tükettiğiniz besinler yoluyla almanız gerekir. Ne kadar yemeli: Günde 1 ya da daha fazla porsiyon

     Grave’s Hastalığı: Kısıtlamanız Gerekenler
  1. Kafein: Kahve, soda, çay ve çikolata gibi kafein içeren besinler Grave’s hastalığının anksiyete, gerginlik, çarpıntı ve kilo kaybı gibi semptomlarını arttırabilir. Beslenmenizden kafeini tamamen çıkarmanız gerekmese de, kafeinli besinleri kısıtlamanız gerekip gerekmediğini doktorunuza danışın.
  2. Alerjik besinler: Eğer hafif de olsa alerjiniz varsa bu besinleri diyetinizden çıkarmalısınız. Besin alerjisi Grave’s hastalığı semptomlarını taklit edebildiği için, bu besinleri diyetinizden çıkarmak doktorunuzun asıl Grave’s semptomlarınızı ayırt edebilmesini sağlar. Sık görülen besin alerjileri süt ürünleri, buğday(glüten), soya, mısır ve fındıktır.

     Önemli Notlar
  • Beslenme düzeninizi taze sebze, meyve, yağsız et, tam tahıllar ve sağlıklı yağlar üzerine kurun.
  • Belirli yiyecekleri tüketmek veya kısıtlamak Grave’s hastalığını tamamen tedavi etmez ama sağlıklı bir diyet genel tedavi planının önemli bir parçasıdır.