Obezite ve Beslenme

Obezite bir HASTALIKTIR ve hem önlenebilir hem de tedavi edilebilir !! Obeziteye sebep olan en önemli şey günlük alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olmasıdır. Bu da harcanamayan enerjinin vücutta yağ olarak depolanmasına neden olur.

 

Tedavide esas amaç alınan enerji ile kullanılan enerji arasında negatif denge oluşturup kendi yağ dokularımızı kullanmaktır. Tabi bu sırada kaslarımızın ve yaşamsal organlarımızın zarar görmemesi çok önemlidir. Yani bilinçsiz bir negatif denge size kilo kaybettirirken sağlığınızı da kaybettirir.

 

En ideal beslenme şekli ile kilo kaybederken bile 10 kilo kaybederken 1-1,5 kg arasında (yani %15 civarında) kas kütlesi kaybı yaşarız. Geri kilo alırsak da tümünü yağ olarak alırız. Sonuç BAZAL (DİNLENME) METABOLİK HIZINDA YAVAŞLAMA dır. Bu nedenle yalnızca alınan kalorinin azalması yeterli değildir. Kas kütlesini korumak hatta arttırmak için size uygun egzersiz programı da zorunludur. Egzersiz ile ilgili yazımıza buradan ulaşabiliriz.

 

Kilo kaybı programları mutlaka bir ekip olarak planlanmalıdır.

 

  • Tıbbi beslenme tedavisi (diyet)- Beslenme uzmanı
  • Egzersiz tedavisi-Spor eğitmeni
  • Davranış değişikliği tedavisi-Psikolojik destek ekibi
  • İlaç tedavisi-Endokrinoloji uzmanı
  • Hiçbir yöntem başarılı olmazsa ve hastada obeziteye bağlı komplikasyonlar gelişmişse cerrahi tedavi

 

Beslenme Tedavisi

Metabolik ve hormonal problemler yaşamayan sağlıklı bir bireyde besin alımının azaltılması veya enerji harcamasının artırılması ile enerji açığı oluşturulduğunda ağırlık kaybı sağlandığı kesindir. Ancak uygulaması zor, gerçekçi olmayan ağırlık kaybı hedefleri koyan ve hızlı sonuç verme hayalleri kurduran yöntemler asla doğru değildir. Hayal ticareti yapılmamalıdır.

 

Amaç

 

  • Sağlıklı ağırlığa ulaşmak
  • Hastalık risklerini azaltmak,
  • Sağlıklı yaşam biçimi oluşturmak olmalıdır.

Tüm bunlar size daha estetik bir görünüm tabii ki kazandıracaktır ama körü körüne estetik bir amaç asla olamaz!!!

 

Beslenme Alışkanlıklarının Düzenlenmesi

Düzenli beslenme alışkanlığı olmayan kişilerde (toplumumuzda ne yazık ki çoğunluk bu şekilde) beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ağırlık kaybının sağlanmasında en önemli adımdır. Düzensiz beslenme; öğün atlama şeklinde veya uzun aralıklarla beslenme şeklinde olabilir. Açlık süresi uzadıkça atıştırma, abur cubur besinlerin tüketimi ve yenilen ilk gerçek öğünde aşırı karbonhidrat tüketimi artar.

 

2.Diyet Kalitesinin Düzenlenmesi

Ağırlık kaybı ile birlikte, hastanın insülin direncinin normalleşmesi, total kolesterol ve trigliseritinin normal hale gelmesi, karaciğer yağlanmasının ortadan kalkması, diyetin CHO, yağ, protein, vitamin ve mineral içeriklerinin de düzenlenmesi gerekir.

 

3.Günlük Alınan Enerjiden 500-600 Kalori Azaltılması

Diyete uyumu kolaylaştırmak için orta derece kısıtlı diyetler önerilmektedir. Yapılan araştırmalara göre günlük enerji alımının 1200 kkal/gün’den daha az olmaması gerekir.

 

4.Öğün Yerine Geçen Gıdalar

Porsiyon kontrolü sağlamak için; bir veya iki öğün tüketime hazır, düşük kalorili, vitamin ve mineral bakımından zenginleştirilmiş öğünlerdir. Ancak fazla tüketiminde yine ağırlık kontrolünde problemlere neden olabilir. Yalnızca sağlıklı yiyecek bulunamadığı çok acil durumlar için düşünülmelidir.

 

5.Çok Düşük Kalorili Diyetler

Toplam enerjisi 450- 800 kalorili düşük karbonhidrat, düşük glisemik indeksi ve düşük yağlı diyetlerdir. Vitamin ve mineral içeriği yoksun diyetledir. Bu grup diyetler BKİ >30 olan hızlı ağırlık kaybı istenen ve yandaş hastalıkları bulunan hastalarda çok dikkatli ve sıkı doktor kontrolü altında çok kısa sürelerde uygulanmalıdır.

 

Ağırlık Kontrolü ve Sağlığın Korunması İçin Beslenme Önerileri

Obezitenin ve kronik hastalıkların önlenmesinde yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıklarının yerleştirilmesi ve hareketli yaşam biçiminin benimsenmesi çok büyük önem taşır.

 

  • Sağlıklı bir beslenme alışkanlığı için; yağlı besinlerin ve basit karbonhidratların azaltılması, sebze, meyve, tam tahıl ve kuru baklagillerin tüketimi artırılması önemlidir.
  • Zayıflama diyetlerinin vitamin ve mineral içeriği gereksinimler kadar olmalıdır.
  • Süt ve süt ürünleri içerdiği kalsiyum ve protein nedeni ile her gün mutlaka tüketilmelidir.
  • Hücre içi kalsiyumun hedef dokularda OBEZİTE, HİPERTANSİYON ve İNSÜLİN DİRENCİ ile ilgili durumlarda anahtar rol oynadığı bilinmektedir. Kalsiyum yağ hücrelerinin azalmasında etkili rol oynar. Özellikle süt ürünlerinin içindeki konjuge linoleik asit, whey proteinleri, dallı zincirli aminoasitler ve laktoz da kalsiyum ile aynı etkileri göstermektedir.
  • Posalı tüketimi çok önemlidir çünkü posalı gıdaların yenmesi yeme süresini uzatıp tokluk hissinin gelişmesine fırsat verirler. Buna ek olarak da düşük kalorilidirler. Kabızlığı ve kan şekeri yüksekliğini önlerler. Safra asidi ve yağ asidi emilimini azaltarak kalp hastalığı riski azaltırlar.
  • Fazla tuz tüketimi ödem, yüksek kan basıncı ve insülin direnci sorunlarını beraberinde getirir.
  • Günde en az 2-3 litre sıvı tüketilmelidir. Vücudumuz metabolik aktiviteler sırasında oluşan toksinleri su yardımı ile böbreklerden atar. Su tüketiminiz az olduğunda toksinlerden kurtulamayan vücut, Metabolik hızını azaltır çünkü toksin birikimi ölümcüldür!
  • Kabızlık ağırlık kaybını engelleyici bir durumdur. Yemek öncesi, esnası ve sonrasında bol su içilmesi kabızlığın önlenmesinde oldukça etkilidir.
  • Günlük beslenme programı 3-6 öğün olarak planlanmalıdır. Sık aralıklarla beslenme, gereğinden fazla yemeği önler ve acıkmayı geciktirir.
  • Fiziksel aktivite mutlaka arttırılmalı, günde en az 10.000 adım ile aktif bir yaşam sağlanmalıdır.
  • Ağırlık kaybının sağlanmasında destek aktivitelerin de etkisi vardır. Arkadaş ve eş desteği, davranış değişikliği, psikoterapi, telefon görüşmeleri, mesajlaşma, diyetisyen veya egzersiz uzmanıyla ayarlanan programlı görüşmeler diyete uyumu kolaylaştıracaktır.
  • Kaybedilen ağırlığın korunması ve sağlığın sürdürülmesi için yeterli ve dengeli beslenme bir yaşam biçimi haline getirilmelidir.